Araka’nın kaybolmasını hatırlıyor musun?
Bu, bir bahar gecesinde olmuştu.
1979 yılı,
Mayıs ayının başlarıydı.
Havada ılık,
tatlı bir rüzgâr esiyordu...
Mayıs ayının başlarıydı.
Havada ılık,
tatlı bir rüzgâr esiyordu...
Bi dakka,
Araka’yı hatırlıyor musun?
Araka’yı hatırlıyor musun?
Herkes bu isimle çağırırdı onu.
Daracık omuzlarının üstünde
kocaman bir kafası vardı.
Bir akşam,
aniden yok oldu.
Her yere baktılar ama bulamadılar
ve sonra
onu saatlerdir görmedikleri
geldi akıllarına.
Annesi
delirecek gibi oldu.
Hepimizi, bütün çocukları kaldırdılar yataklarından
-ben daha uyumamıştım.-
Hiç gören yoktu...
Derken,
hızla bir söylenti yayıldı.
Akşama doğru, hava kararırken,
kasabanın öbür tarafındaki
ucu denize açılan yokuşta görmüşlerdi onu.
Herkes arabalara bindi.
Bütün mahalle, arabası olmayanlar bile
diğerlerinin arka koltuğuna ilişti.
Babam hayret ve
şaşkınlık içindeydi.
“Mümkün değil, oraya gitmiş olamaz,”
diyordu durmadan.
O kadar şaşkındı ki
benim de
kendisiyle birlikte
arabada olduğumu
ancak yolda fark etti.
Sen,
bizimle gelmedin.
Seni o akşam hiç görmedim hatta.
Yine de
belki gelir, oturursun diye
ön koltuğu boş bırakıp arkaya attım kendimi
ama gelmedin, yoktun;
nerdeyse bir haftadır
bizde kalıyordun oysa.
Nihayet dayanamayıp
Daracık omuzlarının üstünde
kocaman bir kafası vardı.
Bir akşam,
aniden yok oldu.
Her yere baktılar ama bulamadılar
ve sonra
onu saatlerdir görmedikleri
geldi akıllarına.
Annesi
delirecek gibi oldu.
Hepimizi, bütün çocukları kaldırdılar yataklarından
-ben daha uyumamıştım.-
Hiç gören yoktu...
Derken,
hızla bir söylenti yayıldı.
Akşama doğru, hava kararırken,
kasabanın öbür tarafındaki
ucu denize açılan yokuşta görmüşlerdi onu.
Herkes arabalara bindi.
Bütün mahalle, arabası olmayanlar bile
diğerlerinin arka koltuğuna ilişti.
Babam hayret ve
şaşkınlık içindeydi.
“Mümkün değil, oraya gitmiş olamaz,”
diyordu durmadan.
O kadar şaşkındı ki
benim de
kendisiyle birlikte
arabada olduğumu
ancak yolda fark etti.
Sen,
bizimle gelmedin.
Seni o akşam hiç görmedim hatta.
Yine de
belki gelir, oturursun diye
ön koltuğu boş bırakıp arkaya attım kendimi
ama gelmedin, yoktun;
nerdeyse bir haftadır
bizde kalıyordun oysa.
Nihayet dayanamayıp
babama
senin neden gelmediğini sordum.
Birden yavaşlayıp arkaya baktı ve
benim de arabada olduğumu fark etti.
senin neden gelmediğini sordum.
Birden yavaşlayıp arkaya baktı ve
benim de arabada olduğumu fark etti.
Biraz da şaşkınlıkla karışık
“bir yere gitmesi gerekti onun,”
gibi bir şeyler mırıldandı.
“bir yere gitmesi gerekti onun,”
gibi bir şeyler mırıldandı.
Beş-on dakika sonra
yokuşun başına varmıştık.
Herkes arabalardan çıktı ve
dört bir yana dağıldı.
Kasabada
yazlık evlerin olduğu muhitti,
sağa-sola açılan sokaklar vardı yokuş boyunca.
“Araka! Araka!”
diye bağırıyorlardı, seslerini
duyabiliyordum.
İşte o anda hissettim
denizden esen ve
yüzümü yalayıp geçen
o ılık, tatlı rüzgârı.
“Ne güzel bir gece,”
dedim içimden.
Tam yokuş aşağı yürümeye başlamıştık ki
babam aniden geriye döndü.
yokuşun başına varmıştık.
Herkes arabalardan çıktı ve
dört bir yana dağıldı.
Kasabada
yazlık evlerin olduğu muhitti,
sağa-sola açılan sokaklar vardı yokuş boyunca.
“Araka! Araka!”
diye bağırıyorlardı, seslerini
duyabiliyordum.
İşte o anda hissettim
denizden esen ve
yüzümü yalayıp geçen
o ılık, tatlı rüzgârı.
“Ne güzel bir gece,”
dedim içimden.
Tam yokuş aşağı yürümeye başlamıştık ki
babam aniden geriye döndü.
“Sen," dedi, "arabada kalıyorsun.
Arka camı bir parmak açıp
kapıları kilitleyeceğim.
Camı daha fazla açmaya ya da
Arka camı bir parmak açıp
kapıları kilitleyeceğim.
Camı daha fazla açmaya ya da
dışarı çıkmaya çalışma.
Hatta biz gelene kadar
kafanı bile kaldırmadan
öylece bekle.”
Hayatımda ilk kez
bu saatte Hatta biz gelene kadar
kafanı bile kaldırmadan
öylece bekle.”
Hayatımda ilk kez
dışarıda,
aşina olmadığım bir yerde
ve yalnızdım.
Bekledim...
Yirmi kadar boş arabanın
ortasında
öylece bekledim.
Zifiri karanlıktı
ve rüzgârın hafif uğultusu,
aşağıdan duyulan dalga seslerine karışıyordu...
Zifiri karanlıktı
ve rüzgârın hafif uğultusu,
aşağıdan duyulan dalga seslerine karışıyordu...
Sonra birdenbire
sen çıkageldin
-gece yarısı eve girdiğinde annemden duymuşsun olayı.-
Arada sırada altında gördüğüm
krem rengi
Granada ile
yokuşun sol tarafına park ettin.
Boş gözlerle
tam karşıya bakıyordun ve
bitkin görünüyordun...
Arabadan inmedin.
Yarı aralık camı
iyice açıp
bir sigara yaktın
ve bekledin…
sen çıkageldin
-gece yarısı eve girdiğinde annemden duymuşsun olayı.-
Arada sırada altında gördüğüm
krem rengi
Granada ile
yokuşun sol tarafına park ettin.
Boş gözlerle
tam karşıya bakıyordun ve
bitkin görünüyordun...
Arabadan inmedin.
Yarı aralık camı
iyice açıp
bir sigara yaktın
ve bekledin…
Neden sonra
gözlerin kapanır gibi oldu.
Sonuna gelmiş sigarayı
camdan attın ve
başını geriye yasladın.
Herhalde
senin de
uykun gelmişti
benim gibi.
Sonuna gelmiş sigarayı
camdan attın ve
başını geriye yasladın.
Herhalde
senin de
uykun gelmişti
benim gibi.
Ne var ki
birkaç dakika sonra
beklenmedik bir şey oldu!
Kaldırımda, Granada'nın hemen arkasında
birdenbire
bir karaltı belirdi.
birkaç dakika sonra
beklenmedik bir şey oldu!
Kaldırımda, Granada'nın hemen arkasında
birdenbire
bir karaltı belirdi.
Hızla ön tarafa ilerleyip
sürücü koltuğunun yanında durdu.
Kısa bir süre bekledi.
Ve sonra birden
açık duran camın
çerçevesinden kavrayıp
otomobili hızla
tam ters yönde,
açık duran camın
çerçevesinden kavrayıp
otomobili hızla
tam ters yönde,
yokuş yukarı çekmeye başladı!
İnanılır gibi değildi!
Gerisin geri, yokuş yukarı halde
ve üstelik giderek hızlanıyordu
araba!
Birden gözlerini açtın ve
Birden gözlerini açtın ve
engel olmaya çalıştın.
Kapıyı açmaya,
arkana dönüp
bir yumruk savurmaya belki.
Ama başaramadın.
Hem uzun boyluydun, hem de kiloluydun be Yücel Dayı!
Yapamadın.
Kapıyı açmaya,
arkana dönüp
bir yumruk savurmaya belki.
Ama başaramadın.
Hem uzun boyluydun, hem de kiloluydun be Yücel Dayı!
Yapamadın.
Olmadı.
Ve sen,
o an öldün...
Buna hiç
hazır değildin.
Sol kolun camdan sarkık
ve başın diğer yana düşmüş halde
bir saat sonra döndüklerinde buldular seni.
Bana
Sol kolun camdan sarkık
ve başın diğer yana düşmüş halde
bir saat sonra döndüklerinde buldular seni.
Bana
bir şey görüp görmediğimi
sordular.
Granada’ya baktım,
park ettiğin yerdeydi hâlâ.
“Görmedim,” dedim.
“Uyumuşum.”
Granada’ya baktım,
park ettiğin yerdeydi hâlâ.
“Görmedim,” dedim.
“Uyumuşum.”
...
Belki merak edersin diye söylüyorum,
Araka’yı
evlerinin bahçesinde
duvar dibindeki ağaca dayalı halde duran
babasının eski traktör arka lastiklerinden birinin
içinde buldular.
Uyuyakalmış o da,
Araka’yı
evlerinin bahçesinde
duvar dibindeki ağaca dayalı halde duran
babasının eski traktör arka lastiklerinden birinin
içinde buldular.
Uyuyakalmış o da,
senin kadar derin olmasa da...
