sonuncuya dek her seferinde aynıdır, bilirsin.
ama
sonuncuda değişir her şey birdenbire.
ve asla hazır
olamazsın ona.
farkında değilsindir çünkü
sonuncuya geldiğinin.
...
eski bahçe kapısının
asma kilidini
belli belirsiz taktın yerine
ve çıktın.
terk edilmiş bir
mahşer yeri gibiydi dışarısı.
sonunda küller savrulmuş ve
tanrılar dağılmıştı.
öylece
yürüyordun.
üzerlerine
hayatlar kazınmış,
yaşlı duvarların sessizliği
kulaklarını tırmalıyordu.
hepsini
duyuyordun.
olanlara tanık,
çelimsiz bir rüzgâr,
kalan son toz zerrelerini de
önüne katmaya çalışıyordu.
ya da
başıbozuk akordunda
yaylı tamburun
ağzı bozuk bir kadın,
inceden bir
yürük semai söylüyordu belki de.
çaresiz,
dinliyordun.
az evvel
indiğin trene
yeniden binmeyi düşünmüştün ama
aksi gibi o gitmişti.
artık senin için
yolculuk bitmişti.
bu kez
galiba
biliyordun.
